TOKİ’de Müşterek Arsa: Toplumsal Yapılar ve Bireylerin Etkileşimi Üzerine Bir İnceleme
Bir mahallede büyüdüğünüzde, sokakların, evlerin ve hatta komşuların hayata dair ilk öğretilerini, kurallarını ve hatta kimliklerini keşfettiğiniz yerler olduğunu fark edersiniz. Kendi evinizin önünden geçerken, bir başkasının evinin mutfağında ya da arka bahçesinde kurulan düzenin, aslında toplumsal bir yapıyı simgelediğini belki de çok sonra anlarsınız. İşte TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) projelerindeki müşterek arsa kavramı da bu yapıyı şekillendiren, bize ait olanla başkasına ait olan arasındaki ince çizgiyi ve bu çizginin hangi toplumsal normlara, kültürel pratiklere ve güç ilişkilerine dayandığını anlamamıza yardımcı olabilir.
Bu yazıda TOKİ’deki müşterek arsa kavramını, toplumsal yapıların ve bireylerin birbirleriyle olan etkileşiminde nasıl bir rol oynadığını inceleyeceğiz. Ama önce gelin, bu kavramı net bir şekilde tanımlayalım.
TOKİ’de Müşterek Arsa Nedir?
TOKİ, Türkiye’deki dar gelirli vatandaşların daha uygun fiyatlarla ev sahibi olabilmesi için projeler geliştiren bir kamu kuruluşudur. Ancak TOKİ projelerinde dikkat çeken önemli bir husus, belirli bir yerleşim alanındaki arsa veya alanların, bazen ortak kullanım alanları olarak tanımlanmasıdır. Bu da, “müşterek arsa” kavramını doğurur.
Müşterek arsa, birden fazla kişi ya da topluluğun birlikte kullandığı alanları ifade eder. Bu alanlar, genellikle konut projelerinde ortak yaşam alanlarını, yeşil alanları, parkları veya sosyal tesisleri kapsar. Müşterek, kelime anlamı itibarıyla “ortak” olanı ifade eder ve burada da toplumsal ilişkilerin paylaşılmasına dair bir yapıyı gösterir. Bu, kişisel mülkiyetin, devlet tarafından sağlanan konutlarla buluştuğu bir tür karma düzeni yansıtır.
Toplumsal Normlar ve Müşterek Alanlar: Adalet ve Eşitsizlik
Türkiye’de TOKİ projeleri, büyük ölçüde düşük gelirli ailelerin kendi evlerine sahip olabilmesi amacıyla yapıldığından, burada müşterek arsa kavramı, yalnızca fiziksel bir alanı değil, aynı zamanda toplumsal normları ve güç ilişkilerini de içinde barındıran bir anlam taşır. Müşterek alanların toplumsal hayatta nasıl yer edindiğine bakarken, bu tür projelerde genellikle en fazla dikkat çeken şey, toplumsal adalet ve eşitsizlik meselesidir.
Müşterek arsa ve ortak kullanım alanları, doğal olarak paylaşmayı ve birlikte yaşamayı teşvik eder. Ancak burada en büyük soru, bu paylaşımın gerçekten adil bir biçimde yapılıp yapılmadığıdır. TOKİ projelerinde yer alan bu alanlar, her bireye eşit şekilde hizmet edebilecek şekilde tasarlansa da, yaşanan pratiklerde bazen eşitsizlikler kendini gösterebilir. Örneğin, sınıfsal farklılıklar, cinsiyet rolleri ve kültürel normlar, bu ortak alanlarda nasıl etkileşimde bulunulacağını şekillendirebilir.
Toplumdaki bireyler arasındaki eşitsizlik, TOKİ projelerinde yer alan sosyal alanlarda da farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Örneğin, erkekler genellikle park alanlarında daha fazla yer kaplarken, kadınlar, çocuklar ya da yaşlılar için tasarlanan alanların daha sınırlı ve bazen ihmal edilmiş olması bir sorun olabilir. Bu durum, bir nevi “mekansal eşitsizlik” yaratır ve toplumsal adaletin önünde bir engel teşkil eder.
Cinsiyet Rolleri ve Kültürel Pratikler: Müşterek Alanlarda Hangi Normlar Egemen?
Bir TOKİ projesindeki müşterek arsa üzerinde yaşayan insanlar, kendi yaşam tarzlarını ve kültürel pratiklerini de bu alanlara yansıtırlar. Her bireyin, toplumdaki rollerine göre sosyal alanlara dair algıları farklı olabilir. Özellikle cinsiyet rolleri ve toplumsal kültür, bu tür projelerde müşterek alanların nasıl kullanılacağını şekillendirir.
Örneğin, çoğu TOKİ projesinde erkekler için daha fazla açık alan aktiviteleri (futbol sahaları, spor salonları vb.) sağlanırken, kadınlar genellikle daha kapalı alanlarda (ev içi alanlar, kadınlar için ayrılmış sosyal alanlar vb.) vakit geçirir. Bu, sadece fiziki bir sınırlamayı değil, aynı zamanda toplumsal normların ve kültürel pratiklerin bireylerin yaşam alanlarını nasıl daralttığını da gösterir. Bir TOKİ projesindeki sosyal alanların tasarımı, cinsiyetin ötesinde kültürel ve etnik farklılıkları da yansıtır. Örneğin, bazı mahallelerde geleneksel Türk aile yapısını yansıtan sosyal alanlar olabilirken, diğer bölgelerde daha modern ve çeşitliliği kabul eden sosyal alanlar tercih edilebilir.
Güç İlişkileri: Müşterek Arsa Üzerinde Kim Hakimdir?
Müşterek arsa üzerinde kurulan güç ilişkileri, TOKİ projelerinin toplumsal yapısını anlamada kritik bir öneme sahiptir. Bu projelerdeki yerleşim alanlarının kimin kontrolünde olduğu, hangi grupların daha fazla söz hakkına sahip olduğu ve toplumsal ilişkilerin nasıl şekillendiği, geniş bir güç dinamiği ağını yansıtır.
Özellikle TOKİ’nin devletle ilişkili bir kurum olması, güç ilişkilerinin nasıl yapılandığını belirleyen önemli bir faktördür. Bu bağlamda, devletin bu arsa üzerinde sahip olduğu denetim, bireylerin ve ailelerin bu alanları nasıl kullanacakları konusunda belirleyici olabilir. Ayrıca, yerel yönetimlerin bu alanların düzenlenmesindeki etkisi, insanların bu alanları ne ölçüde özgürce kullanabileceklerini de etkileyebilir.
Örnek Olay: Bir TOKİ Projesinde Güçlü Bir Kadın Komitesi
Bir TOKİ projesindeki kadınların, sosyal alanları kendi lehlerine dönüştürme çabalarını ele alalım. Kadınların daha önce sessiz kalan ve kamusal alanda pek görünmeyen bir grup olarak, müşterek arsa üzerinde organize olmaları, güç ilişkilerindeki değişimin bir örneği olabilir. Kadınlar, sosyal tesislerin daha kullanışlı hale gelmesi için toplantılar yaparak, yerel yönetimle işbirliği yapmayı başarabilirler. Bu tür çabalar, toplumsal yapıları dönüştürme potansiyeline sahip olan önemli örneklerdir.
Sonuç: Kendi Deneyimlerimizi Paylaşalım
Müşterek arsa ve ortak yaşam alanları, sadece birer fiziksel alan olmaktan çok daha fazlasıdır. Toplumsal adaletin ve eşitsizliğin şekillendiği, cinsiyet rollerinin yeniden üretildiği ve kültürel pratiklerin harmanlandığı bu alanlar, bireylerin yaşamlarını derinden etkileyen unsurlar barındırır.
Her birimizin bu tür projelerde farklı deneyimleri, gözlemleri ve hisleri olabilir. Peki siz, TOKİ gibi projelerde müşterek alanları nasıl deneyimlediniz? Sosyal normların ve toplumsal yapının nasıl şekillendiğine dair gözlemleriniz neler? Hangi pratikler, eşitsizliklere neden olurken, hangileri daha adil bir düzen kurmaya katkı sağlıyor?
Bu sorular, toplumsal yapıları daha derinlemesine incelemenin ve deneyimlerimizi paylaşmanın önemli adımları olabilir.