İçeriğe geç

Anlamlı öğrenme kuramı kimin ?

Anlamlı Öğrenme Kuramı Kimin? Bir Anın İçindeki Keşif

Bazen bir soru sorarsınız, ama bu soru sadece cevabını bulmanız için değil, duygularınızı yeniden keşfetmeniz için de bir araç olur. Bunu geçenlerde Kayseri’deki kafemde otururken hissettim. O gün, beynimde bir soru dönüp duruyordu: Anlamlı öğrenme kuramı kimin? Bu, bana çok derin bir soru gibi gelmişti. Ama bir yandan da hayatımın her anında duyduğum bir şeydi: öğrenmek, anlamlı olmalıydı. Bu arayışımda, bir yandan da kafemdeki sesler, sıcak bir kahve ve o tanıdık Kayseri havası vardı.

O Anki Huzursuzluk: Anlam Arayışı

Bir gün, üniversitede ders işlediğimiz sırada, bir hoca şöyle bir şey söylemişti: “Öğrenmenin amacı, sadece bilgiye ulaşmak değil, o bilgiyi anlamlı bir hale getirmek.” O zamanlar bu cümleyi pek de önemsememiştim. Çünkü hepimizin hayatında o anlık bilgileri doldurduğumuz ve sınavlara çalıştığımız zamanlar oluyordu, değil mi? Fakat yıllar geçtikçe, bu sözün zihnimde sürekli yankılandığını fark ettim. Ne zaman bir konuya sıkışıp kaldım, ne zaman öğrenmek çok zorlaştı, işte o zaman bu cümle hep geldi.

Bu düşüncelerle birlikte, Kayseri’nin o soğuk, karlı günlerinden birinde, kafemde bilgisayarımı açıp araştırmaya başladım. Anlamlı öğrenme kuramının kim tarafından ortaya atıldığını ve neler sunduğunu merak ediyordum. İçimdeki duygu karışıklığını anlatmak gerekirse, bir yandan kafamda öğrenmeye dair o ‘düzgün’ bir şeyler arayan bir içsel huzursuzluk vardı, bir yandan da bulacağım cevabın bana gerçek anlamda bir şeyler katacağına dair bir umut.

Heyecanla Başladığım Araştırma: David Ausubel ve Kuram

Daha sonra karşılaştığım şey, içimdeki heyecanı biraz daha arttırdı. Anlamlı öğrenme kuramı aslında David Ausubel’in geliştirdiği bir yaklaşımdı. Bir an, bilgisayar ekranımda okuduğum metinlerin her bir kelimesi bana başka bir dünya açtı. Ausubel, öğrenmenin, sadece yeni bilgilerin bireyde nasıl yerleştiğiyle değil, bu bilgilerin ne kadar anlamlı ve kişisel olduğu ile ilgilendiğini söylüyordu. Yani, öğrenme ancak insanın zaten bildiği bir şeyle bağlantı kurduğunda anlamlı hale gelirdi. Bu yaklaşım, aslında hayatımın hemen hemen her anına dokunuyordu.

Evet, belki de hayatım boyunca hep bilgi almak istemiştim ama bilgiyi sadece geçici bir şekilde almak değil, anlamlı hale getirmek, özümsemek istemiştim. Anlamlı öğrenme, çok uzaklardan gelmiş bir cevap gibiydi. O kadar basit ama o kadar doğru ki… İşte o an, kalbimde bir rahatlama hissettim. Gözlerim hafifçe daldı ve kaybolan düşüncelerim yeniden şekil almaya başladı.

Anlamın Derinliğinde Kaybolmak

Zihnimde, okudukça yavaşça şekil almaya başlayan bu yeni fikir, bana daha önceki hayatımda öğrendiğim şeylerin ne kadar geçici olduğunu hatırlattı. Lisede o kadar çok sınav vardı ki, her birinin arkasında sadece o an için önemli olan bilgiler vardı. Ama şimdi, öğrenmenin anlamlı olabilmesi için, bilginin daha derinlere inmesi gerektiğini hissediyordum. Ausubel, öğrenmenin sadece ezberlemekle ilgili olmadığını, bilginin eski bilgilerle bağ kurarak yeni bir yapı oluşturduğunu anlatıyordu.

Bir yanda öğrenmeye dair tüm yanlışlıklarımı fark ettim, diğer yanda ise Ausubel’in kuramı ile gerçekten anlamlı bir öğrenmenin kapısını aralayacak bir umut buldum. O kadar heyecanlıydım ki, o gün kafede yazdığım her satırda bu kuramı anlamaya ve daha fazla keşfetmeye çalışıyordum.

Kahvenin Fincanında: Umut ve Yavaşça Aydınlanma

O günün sonunda, kafede kahvemi bitirirken, sadece öğrenmenin değil, hayatın anlamını da sorgulamaya başladım. Belki de bizler, sadece bilgiyi almakla kalmıyoruz, onu yaşadığımız dünyada anlamlı kılmak zorundayız. O an fark ettim ki, öğrenme süreçleri bizim için sadece akademik bir iş değil, hayatın her anında başımıza gelen deneyimlerle şekillenen bir yolculuktur.

İçimdeki duygusal değişimi ve zihinsel aydınlanmayı anlatmak o kadar zor ki. Bir yanda eski düşüncelerimle baş ediyordum, diğer yanda ise Ausubel’in öğrettikleriyle daha gerçekçi bir bakış açısına sahip oldum. İçimde bir yerlerde, öğrenmenin anlamlı hale gelmesinin, hayatın daha değerli hale gelmesiyle eşdeğer olduğuna inanıyordum. Öğrenmek sadece geçici bir bilgiye ulaşmak değil, hayatı anlamlandırmak demekti.

Sonuç: Öğrenmenin Anlamlı Yolu

Sonuç olarak, Anlamlı öğrenme kuramı kimin? sorusunun cevabı, bir bakıma hayatıma da dokunmuş oldu. David Ausubel, öğretim yöntemleriyle ilgili çok değerli bir iz bıraktı ve bu kuramın ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Bir yanda eskiden öğrendiklerimi ve o bilgilerin ne kadar yüzeysel olduğunu fark ederken, diğer yanda anlamlı öğrenme ile her şeyin daha derin bir anlam kazandığını düşündüm.

O gün, Kayseri’deki o kafede, sadece bir soru sordum ama bulduğum cevaplar hayatımı şekillendiren bir yol oldu. İçimdeki huzursuzluk, heyecan ve umut, hepsi birbirine karıştı ama sonunda her şey yerli yerine oturdu. Bu, öğrenmenin ne demek olduğunu anlamamı sağladı: gerçek öğrenme, kalpten gelmeli ve yaşanmalıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort bonus veren siteler
Sitemap
vdcasino